5 Ekim 2010 Salı

Bir Paris Günlüğü..

Fashion Moda


 Geçen hafta verdiğim kısa ara sırasında ufak bir Paris kaçamağı yaptım.. Öyle değişik öyle güzel görüntüler vardı ki bunları sizlerle de paylaşmak istedim. Parisin en meşhur alışveriş merkezi Galaries Lafayette ışıl ışıldı.
içeri girdiğinizde ise dışarıyı aratmayacak güzellikte kocaman bir yılbaşı ağacı ve tavana asılmış birbirinden büyük hediye paketleri vardı.
Ayakkabı katına indigimde ise çok farklı ve değişik ayakkabı tasarımları gördüm.Bu ayakkabılar renklerine göre Alexander McQueenin esarplari ve çantalarıyla sergilenmişti..
 En hoşuma giden ise dışarıdaki Barbie temalı ve içeride ki vitrinlerdi.

 Tatilim 2 gündü ve Lanvin for H&M koleksiyonunun Avrupadaki mağazalarda satışa çıkacağı tarihe denk geliyordu.Bugüne kadar H&M ile yapılan koleksiyonlardan hiçbiri Lanvin kadar ses getirmemişti. Daha önce lookbookunda ve defilelerinde gördüğüm parçaları yakından çok merak ediyordum. Benim almak istediğim açıkçası koleksiyonun içinde en beğendiğim tasarımlar olan t-shirt ve çantalardı . Önce Galaries Lafayette'in karşısında olan H&M mağazasının vitrinleri gözüme çarptı. 


 Ertesi gun ise koleksiyon görücüye çıkıyordu. Sabah en yakın H&M'e bir bakalım dedik belki beklenilen kadar kuyruk yoktur girer bakarız, ama nafile.. Kuyruk ve kalabalık sokaklara taşmıştı. O gün içinde girdiğimiz her mağazaya elinde Lanvin for H&M poşetleriyle bir çok insan geldi, hemde en büyük boy poşetlerle.. O kadar özenilmiş ki poşetler bile Lanvinin direktörü Alber Elbazin çizimleriyle süslenmişti.
Neyse ki akşam saatinde tekrar gittiğimde rahatça girebildim. Ama ne beklediğim t-shirtler ne de çantalar kalmamıştı.. Sadece elbiseler ve ayakkabılar vardı. Bir kaç elbiseyi denedim kalitesi o kadar kötüydü ki elbiselerin, ve o kadar o resimlerde gördüğümüz gibi değildi ki, açıkçası ben beğenmedim.. Ve hiç bir şey almadan çıktım.
Benim bu tatil boyunca en çok ilgimi çeken Christian Loboutinin magazasindaki değirmendi :) Evet, değirmen. Bende görünce inanamadım ama müthiş bir fikir olmuş. Mağazanın içinde Christian Loboutinin en pahalı ayakkabıları dönüp duruyor sizde kendinizi sürekli o değirmeni takip ederken buluyorsunuz.
E bu alışveriş turları macaronsuz olur mu? Hele de Parise gelmişken.. Tabiiki olmaz :) Kendimi bu yorucu günün akşamında bir kutu macaronla baş başa buldum, size söylemiştim daha önce çok tehlikeli bir şey bu meret diye :)
Tatilin sonlarına yaklaşırken havaalanına geldiğimizde karşıma "Hello Kitty" parfümleri çıktı. Bebek ve çocuklar için yapılan bu parfümler Hello Kittynin bir  kez daha el atmadığı hiç bir şey kalmadığını gösterdi bana.

Ve yazımı havaalanında uçağa binerken karşılaştığım ve bir kez daha yaşadığım şehirle gurur duyduğum bu resimle bitiriyorum..

4 yorum:

  1. ahh paris ahh!!! bayılıorum sana...xD fawori resmim tabi ki louboutin değirmeni.

    YanıtlaSil
  2. paris..sanırım bu şehir bi insanı kendine çok kolay aşık edebilir..macaronlar harika görünüyo artık bizimde ladure'muz var diyerek havamızı atmak istiyorum :) keşke bi de giydiklerinide çekseymişsin merak ettim şimdi yakın bi zamand senden ne giydim postu istiyoruz bu arada buse senin formspringin varmı varsa hesabın pleaseee :)))

    YanıtlaSil
  3. paris forever süper olmuş hayatım bu arada bende blog açtım blogum:mrvylz.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. paris postu için çok bekledik,umudumu bile kesmiştim ama şimdi görünce dedim ki beklediğimize değmiş...çok güzell gerçektenn teşekkürler;)

    YanıtlaSil